12 Şubat 2008 Salı

sekizincisi

Aslında ona haksızlık etmemeliydim. İlk cinsel deneyimimi onunla yaşamıştım. O konuda zamanında çok kafa (ve başka organlar) patlatmış gibi görünerek, izlediğim yüzlerce porno filmden edindiğim tecrübe ile, kendimden emin bir halde sevişmiştim onunla. Ben yönlendirmiştim herşeyi. Hatta cinsel organlarımız arasında geçen ilk konuşmayı da gayet net hatırlıyorum:

İLK KARŞILAŞMA/KONUŞMA:

V: Ay dur, yavaş ol biraz..

P: Ne?Hö?

V: Yavaş diyorum, canım acıyo..

P: Pardon eee..şey..şimdi?

V: Immmhh..

P: Uf..ıf..uf...

V: Azcık tempolu...

P: Ya ama sen de çok kapris..

V: Aaah..Daha..

P(kendi kendine düşünür): Ulan alt tarafı bir et parçası. Dünya bunun etrafında mı dönüyo? İnsan oğlu burdan mı çıkıyo? Erkekler hep bu organın mı peşinde? Bütün yaşamlar...alt tarafı bir et parçası..

V(kendi kendine düşünür): Amma hayvan yaa..Görgüsüz ayı. Her tarafım kan oldu zaten. Tabii ki herşey benim istediğim gibi olacak, bütün acıya ben katlanıyorum burda! Beyfendinin keyfi yerinde! (sesli) Hadi ama noldu şimdi? NE?!

P(düşünür): Abi bizim bu testisler günde ortalama 1 milyon sperm üretiyo, şimdi bunlar...bi dakika, bende sadece bir testis..sanırım yeterli sıcaklığa ulaşıyorum.. (sesli)Diyorum ki gelirken..

V: SUS!ÇABUK GİT BANYOYA!

P: Ah sen var ya sen! Sen beni hiç anlamıyorsun!

V: Sen beni hiç anlayamassın, senin beynin bile yok!

P: Hiç değilse kafam var! Sen sadece duruyosun olduğun yerde, bütün eforu ben sarfediyorum! Doğanın dengesi bu mudur kardeşim?! Sulu bir delik uğruna herşeyi feda etmek midir yani doğamız? Bu mudur çiftleşme? Neden biz hep uğraşan, yaranmak için didinen tarafız? Kadın vücudunun tam ortasındasın sen. İkiye ayrılıyorsun. Bir tarafın anne, bir tarafın fahişe. Bir tarafın melek, bir tarafın iblis. Bir tarafın fedakar, bir tarafın bencil. Her zaman kararsızsın. Her zaman ortadasın. Ne düşündüğün, ne hissettiğin, neye ne kadar önem verdiğin hiçbir zaman belli değil. Bir tarafa kaydığında, bir kişiliğe büründüğünde hep eskiyi, hep ötekini özlüyorsun.. Tepeden tırnağa değiştikten sonra aynı eski mutluluğa yeniden sahip olunabileceğini zannediyorsun! Asla elindekiyle yetinmiyorsun. Mutlu olmayı beceremiyorsun. Mutlu olduğunda da mutsuzluğunu, tatlı hüzünleri, özlemeyi, içten içe yanmayı özlüyorsun. Hüzünlendiğinde ise tam tersi...

V: Ya sen? Sen de hep kafanın doğrultusunda ilerliyorsun. Herşeye at gözlüğüyle bakıyorsun. Herşeyi bildiğini, koskocaman dünyada, upuzun yaşamda herşeyi görüp geçirdiğini, bütün tecrübeleri yaşadığını zannediyorsun. Ne istediğini bildiğini zannediyorsun! Oysa senin seçeneğin yok, aptal! Senin kendi fikirlerin bile yok, sadece benim fikirlerime karşı çıkan muhalefet bir tavrın var! Değişmekten o kadar çok korkuyorsun ki, yolundan sapmaktan, bir gün olsun farklı birşey istemekten! Tipik erkek organ işte. Dimdik. Bildiğini okur. Kaybetmekten korktuğun için denemezsin bile..Gözünün önündeki sorunları görmezsin. Çünkü görmek işine gelmez. Tasasızsın. Düşünmeden yaşarsın. Hayatta istediğin şeyler hep bellidir ve bu istekleri değiştirmek aklının ucundan geçmez. Tipik erkek organ işte. Benim sayemde, o çok istediğin sembolik rahatlamayı yaşayınca da sus pus olur, sönersin.

P: Ben mi değişmekten korkuyorum?!Bunu nasıl..

V: Evet sen, elindekilerle yetindiğini zannediyorsun, oysa sen elindekilerle sadece kendini daha kolay kandırıyorsun! Zavallılığını, çirkinliğini, önemsizliğini görmezden geliyorsun elindekilerle sadece..Ben de adam yerine koyup senin gibi zavallı bir çıkıntıyı içime alıyorum! Seni koruyorum, besliyorum, egonu tatmin etmene..

P: Egoyu hiç karıştırma! Binyıllardır birbirimize üstün gelmeye çalışıyoruz! Binyıllardır yeterli sıcaklığa erişemedik! Ben çok az bişey istiyorum bu hayatta, azıyla yetinmeyi iyi biliyorum, ama sen?! Hep daha fazlasını istiyorsun, zengin adam, atletik adam, zeki adam, kendine yeten adam, kültürlü adam, romantik adam, düşünceli adam, hırçın adam, kendini ağırdan satan adam, jöleli-kendine iyi bakan adam, yatakta süper adam, serseri adam...hepsini birden olmamı bekliyorsun! Asırlar boyu, çalış, çabala, çalış, çabala, gerekli şartları yerine getir ki mutlu et kadınını, o da razı olsun kendini sana sunsun, çalış, çabala,çalış, çabala, çalış, çabala uf, ıf, uf..

V: Ahhh ama biz, oh, sizin çocuklarınızı, aaayh, taşıyoruz aylarca, onları ooofghhh..onlar hayatı..

P:(Sulu sesler..ardından sessizlik.)

V:(Sulu sesler..ardından sessizlik.)

Sonraları daha az konuşur oldular. İstediklerini elde etmişlerdi kuşkusuz. Birbirlerini güzel güzel kandırdılar. (biraz yalan buyurmaz mıydınız?)

Hiç yorum yok: